Ülkeye kontrolsüzce göçmen doldurulması akıllıca olmadı, artık aklın devreye girme vakti ateş daha da büyümeden...
03.07.2024
Kayseri’de bir çocuğa cinsel istismarı gerekçesiyle Suriyelilere yönelik başlayan saldırılar cinayete kadar vardı. Antalya Serik’te 17 yaşındaki Suriyeli dün öğle saatlerinde sokak ortasında bıçaklanarak öldürüldü.
Ahmet Handan El Naif adlı 17 yaşında Suriyeli bir genç, 2 Temmuz Salı günü öğle saatlerinde sokakta yürürken motosikletle önünü keserek kendisine saldıran üç kişi tarafından bıçaklandı. Antalya yerel medyasına göre; polis, çeşitli suç kayıtları bulunan R.Ö., Y.Y. ve İ.Ö. adlı saldırganları yakalayarak gözaltına aldı.
Görüldüğü üzere Kayseri’de başlayıp sonra başka kentlere de ulaşan yakma- yıkma eylemleri cinayete kadar vardı. 17 yaşında masum bir genç, sokak ortasında katledildi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, dün olaylara karışan 474 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan 285’inin daha önceden çeşitli suçlardan adli kaydı olduğunu açıkladı. Cinayeti işlediği iddia edilen üç şüphelinin de farklı suç kayıtları olduğu haberlere yansıdı.
Bu durum provokasyon iddialarını oldukça güçlendirir şekilde.
Gelinen noktada, sosyal medyada yapılan provokatif yayınlarla oluşturulan algı, sokağa çıkarılan bu kişiler kamu huzuru, iç barış için önemli bir tehlike meydana getiriyor.
Ancak bu sorunun sadece bir yüzü. Bunları besleyen asıl madalyonun arka yüzündeki gerçekler. Yani ülkenin haddinden fazla, düzensiz, kontrolsüz mülteci akınına uğramış olması. Bugün ülke olarak sınırları açıp kuralsız, kontrolsüz göçmen akınına ‘dur’ dememiş olmanın faturası ağır olarak önümüze çıkıyor.
İktidarın yaptığı yanlışının üstüne evinde, işinde normal hayatını sürdüren Suriyelilere saldırmak, evlerinin yakılıp işyerlerinin yıkılması korkunç. Eğer kapıları açıp misafir ettiyseniz can ve mal güvenlikleri bu devletin sorumluluğundadır. Öncelikle mültecilerin can güvenliği bu devletin sorumluluğundadır. İkinci olarak da iki gece boyunca Kayseri, Gaziantep gibi farklı şehirlerde provokasyonlar neticesinde meydana gelen zararlar tazmin edilmelidir. En sonunda da akıllıca bir çözüm bulunmalı ve ülkenin mülteci yoğunluğu azaltılmalıdır. Bunlar özellikle sonuncusu hiç de kolay değil. Ama ortada yakılmak istenen bir ateş var. Buna izin vermemek en başta devlet kurumlarının, iktidarın görevi.
Günün sonunda, mültecilerin kabul şekli, kapıların sonuna kadar açılışı akıllıca olmadı ama geri gönderme ya da belli sınırlar getirme akıllıca olmalı. Yani aklın devreye girme ve çözüm bulma vakti...