KÜRSÜ ÖZEL... Eski CHP Milletvekili Hüseyin Güler: Toplum hızla ölümle yaşamın bir anlam ifade etmediği yere gidiyor!
28.06.2924
Doktor Hüseyin Güler, eski Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) ve Anavatan Partisi milletvekili. Tam 19 yıl önce bugün, Deniz Baykal’ın CHP’sinden demokrat olmadığı ve politikalarını beğenmediği için ayrıldı. Sonradan “büyük umut”larla geçtiği ANAP’ın siyaset macerası kısa sürdü. Güler bugünlerde, milletvekilliği sona erse de millet için düşünmeye, toplumun dertleri ile dertlenmeye, çözüm yolları sunmaya devam ediyor. Siyasetçi ve doktor Hüseyin Güler, bugün toplumun gidişatından çok endişeli ve bunların daha iyi günlerimiz olduğunu söyleyerek şöyle konuşuyor: “Toplum olarak hızla ölümle yaşamın bir anlam ifade etmediği bir döneme doğru gidiyoruz. Umutlarını yitirmiş, açlık ve yoksulluklar içinde... “Günü kurtaran” toplumlar hızla Ortadoğululaşır. Bu coğrafi değil zihinsel olarak.” diyor. Güler’e çare, Türkiye’de umutları yeşertecek yeni bir anlayışa, ‘deli yürek bir oluşum’.
Siyasetçi ve doktor Hüseyin Güler, insanların beden sağlığı kadar toplumun, ülkenin iyileşmesi için de çaba sarf ediyor. Siyasete CHP Mersin Milletvekili olarak giren Güler, 28 Haziran 2005’de partisinden istifa etti. O tarihte, “parti içindeki 'tamamen kişisel kaygılara yönelik davranışların kendisini fazlasıyla üzdüğünü', "birçok defa kaygılarımı ve düşüncelerimi aktarmama rağmen yeterli ilgi ve desteği göremedim. Sosyal demokrat ilkelerden uzaklaşmak, onaylayacağım bir düşünce tarzı değildir" diyerek Deniz Baykal’ın CHP’sini bıraktı. Devamında ‘Merkez sağ’ı yeniden canlandırmak ve iktidara getirmek için Erkan Mumcu’nun başında olduğu Anavatan(ANAP) partisine geçen Güler orada da dış etkenler sebebiyle amacına ulaşamadığını söylüyor. Eski Milletvekili Güler ile Türkiye’nin son 20 yılını ve siyasette gelinen noktayı konuştuk.
Türkiye tarihinden en kritik yıl 2007
Yakın tarihte en kritik dönemin 2007 yılı olduğunu söyleyen Güler, o dönem ciddi bir kamuoyu desteğine sahip ve iktidar alternatifi “Demokrat Parti projesi”nin, iki bileşeni olan Doğruyol Partisi lideri Mehmet Ağar ve Anavatan Partisi lideri Erkan Mumcu üzerinden bozulduğunu hatırlattı. İki liderin de bugün iktidarın yanında olmasına dikkat çekti Güler, “Amerika gibi iki partili sistem inşa etmek istiyorlardı. Başardılar.” dedi.
CHP’den ayılık süreciyle ilgili, “Benim bireysel olarak Deniz Beyle sorunum yoktu. Parti politikalarına itirazım vardı. Demokrasi açısından. Ortak akıldan yoksun olunca ister istemez o gün Erkan Mumcu’un Anavatan’ına geçmiş, biraz demokrat yapısından dolayı tercih etmiştim. Büyük de oynamıştık. Türkiye’yi inşa etmek için, büyük oynadık. Anavatan mı kaldı derken yüzde 20’ye çıktık. Sizden bir şey mi olur denilir mi o zaman korkulmalı. Ama toplum mühendisliği ile o başarı ortadan kaldırıldı.” diye konuştu.
CHP, son 20 yılda değişti mi?
19 yıl önce terk ettiği CHP ile bugünkü CHP’yi karşılaştıran Güler:
Ülkenin asıl sorunu muhalefet. Muhalefet kendini ‘muhalefet’ olarak değil, iktidar alternatifi olarak görmeli. CHP’de değişen bir şey yok. Daha katılımcı, değişimci, Cumhuriyet üzerinden değişen bir CHP isterim. Bugün muhalefetin tabanı, hızla yoksullaşan bir taban, beklentiler hayal kırıklığına dönüşüyor. Süreci yönetirken çok daha çağdaş demokrat olmasını isterim. Ülkenin buna ihtiyacı var. Bugünler daha iyi günlerimiz. Kötü olan bu. Hastalıktan korkmayın geç kalmaktan korkun. Doktor olarak böyle derim. CHP’nin Atatürk’ün devrimci ruhunda buluşması lazım. Yoksa mülayim kemkümle olmaz. Yerel seçim sonuçları hızla derin yoksullaşan bir toplumun tepkisiydi. Toplum verdiği primi geri alacak. CHP’de şu an üç başlılık var; Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür özel… Bu da lider sorununa yol açıyor.
Bugün iktidar milletvekilleri bile mutsuz!
19 yıl önce mutlu olmadığı için CHP’den ayrılan Güler için bugün de durum farklı değil. Güler gelinen noktayı şöyle anlattı:
Bugün ülkenin yüzde 95’i mutsuz. Aktif milletvekili olan arkadaşlar var. İktidardan muhalefetten hepsiyle görüşüyorum. Ve onlar da mutsuzlar.
Milletvekili artık etkin değil sistem içerisinde. İktidarın milletvekili, bürokratı arıyor cevap bile vermiyorlar. Çünkü onlara beni seçmedi, beni genel merkez seçti, Tayyip Bey ve ekibi, ben ona minnettarım, diye öyle bir algı inşa oldu. Dolayıyla o koltuğu dolduramadıktan sonra milletvekili olmanın anlamı yok.
Sorun sistem sorunu. Onun için mevcut cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi tek adamlık üzerine inşa edildi. Bunun en büyük aktörü Devlet Bahçeli.
Türkiye ne zaman dönüştürülüyorsa geçmişte Bahçeli ve Baykal tarafından dönüştürülüyordu. Bugün de Devlet Beyi takip etmek lazım.
“Muhalefet iktidara can suyu oldu”
Siyasetçi Hüseyin Güler’in “normalleşme” diye adlandırılan süreci şöyle yorumladı: ‘Uzlaşma’ ile ‘taviz’ arasında ince bir çizgi var. Uzlaşmaya ihtiyacımız olsa da bugün iktidar ne kadar uzlaşıyor? Bugünkü iktidar diyor ki ‘kral benim, himmetimle ancak sen yaşarsın, lütfedersem” diyor. 31 Mart sonrası muhalefet can suyu oldu iktidara. Artık kaybeden bir iktidar cephesine can suyu olmanın anlamı yok. Çünkü bu iktidar bildiğini okumaya devam ediyor.
“İnsanlar markete gidemezken biz yurtdışına çıkış harcını tartışıyoruz!”
Ekonomiye dair ‘tasarruf paketi’ adı altında muhalefet tasarruf yaptırıldığını savunan Güler, ekonomik cenazenin de topluma taşıttırıldığını söyledi:
Şimdi tartışıyorlar yurtdışı harcı filan. Toplumun yarısı evini terk edemiyor, markete gidemiyor. Açlık sınırında yaşıyor. Böyleyken farklı gündem yaratılıyor. Derin değil fantezi tartışıyoruz. Ekonomi ve rejim sorunu Türkiye’nin gerçek iki sorunu.
Çözüm Cumhuriyet değerlerine dönmede!
Güler, Türkiye’nin geldiği noktada çözümü ise şöyle anlattı:
Sistemin ruhu “rejim”, bugün insanlığın kazanımı Cumhuriyet ve Demokrasi olmalıdır.
Yüzde 5 mutlu bu ülkede. Bir kısmı cinnet getiriyor. Bir avuç azınlığın mutlu olduğu yerde, sistemin devam etme imkanı yok. Çağın gerisinde olan bir rejim faşizme gider. Toplum olarak hızla ölümle yaşamın bir anlam ifade etmediği bir döneme doğru gidiyoruz. Umutlarını yitirmiş açlık ve yoksulluklar içinde.
Günü kurtaran toplumlar hızla Ortadoğululaşır. Bu coğrafi değil zihinsel olarak. Yoksullaşan ve sadece günü kurtarmakla meşgul olan toplum. Hayal bile kuramayan bir toplum. Geleceği çalındı. Gençlerin hayali yok geleceği yok.
“Umutları yeşertecek deli yürek bir oluşuma ihtiyaç var”
Türkiye’de umutları yeşertecek yeni bir anlayışa ihtiyaç var. İnsan odaklı bir anlayış. Paradigmaları yıkacak bir anlayış. Yeni bir siyasi atmosfere ihtiyaç var. Bütün amacımız o. Organize olmalıyız. Umutları yeşertecek deli yürek bir oluşuma ihtiyaç var. Toplumun arayışı var. Yerel seçimlerde gösterdi.
Kurtuluş savaşı, Yunanlılara karşı değil emperyalizme karşı yapıldı. Atatürk’ün ölümünden sonra merkez sağ, Siyasal İslam denendi. Şimdi yeni bir arayış var.
Atatürk öldükten sonra ülke üç saçağı üzerine inşa oldu: Dindarlar, Kemalistler, Milliyetçiler…
Bu üç kesimi birleştirecek Türkiye’nin merkezinin inşa edilmesi lazım, siyasi anlamda boşluk burada. Toplumun sağduyusu yerel seçimde kendisini gösterdi. Bu iktidara karşı tepkisini de defalarca koydu aslında; 2015 seçimlerinde, Gezi eylemleriyle…
Bu toplum sağduyusuyla hareket ediyor. Bu millete güveniyorum. Farkına varırsak. Bütün değerler bizim, bu değerler istismar edilmemeli. Milliyetçilik, Atatürkçülük vs. Hiçbiri istismar edilmemeli. Benim derdim bu.
Yan yana yaşamayı öğrenmeliyiz. Yoksa yok olacağız. Türkler Kürtler hep beraber yaşamayı öğrenmeliyiz.
Türkiye demokrasiden uzaklaştırıldı. Teokratik yapıya döndü. Ortadoğu’ları. Faşizme varan bir baskı var. Onun için insanlar ürküyor. Korkuyor.
Toplum şu anda kaos içinde ruh hali. İktidar yaşamını devam ettirmek için baskıyı arttırıyor. Birlikte yaşama duygumuzu çatıştırıyorlar. Onun için Türk milleti aklını başına alsın. Uyansın. Oyun çok büyük ve çok tehlikeli. Irak’tan Suriye’den Libya’dan dersimizi alalım.
(Kürsü ÖZEL)