Suriye’de bir taşla kaç kuş vurdular?
Mart 2011’de ilk sinyallerini vermeye başlayan Suriye’de iç savaş, kimilerine göre en fazla 6 ay sürecekti. ‘Kardeşim Esad’dan ‘Katil Esed’e dönüştürülen Suriye liderinin kısa sürede pes edeceğini savunanlar, Şam Emevi camiinde Cuma namazı kılma hayali kuruyordu.
Şimdilerde 13. yılına giren iç savaşta gelinen durum kimileri için hayal kırıklığı yarattı. Peki Suriye’de olanları hamaset söylemlerinden uzak bir şekilde değerlendirecek olursak ortaya nasıl bir tablo çıktı?
Esad’ı Kaddafi ve Mübarek ile karıştırdılar
Bu iç savaşı isteyen uluslararası güçler değil ama Türkiye’deki muhataplarının en büyük yanılgısı Esad ailesini Libya lideri Muammer Kaddafi veya Mısırı lideri Hüsnü Mübarek ile karıştırmak oldu. Zira Kaddafi ve Mübarek isimleri, devlet yapısını ayakta tutan kilit taşları gibilerdi.
O taş yerinden çıktı ve tüm yapı dağıldı. Fakat Esad ailesi Suriye’de aynı şey söz konusu değil. Suriye’nin idaresi sadece Esad ailesinin değil bulunmuyor. Bu ülkede yönetim Esad ailesinin temsil ettiği yüzde 20’lik Nusayri nüfus arasında paylaşılmış durumdadır. Nusayrilere ülkedeki diğer azınlıklar da destek vermektedir. Bunu fark edemeyen Türkiye’deki iktidar, küçümsediği Beşşar Esad’ın ülkedeki Sünnilerden bile ciddi destek alabileceğini anlamadı. Beşşar Esad, bu savaşta yıkılmayacağını hem dünyaya ve hem de Ankara’ya kabul ettirdi. Bir dönem ülkenin büyük bölümünde otoritesini kaybetmiş olsa da 13 yılın sonunda durumu toparlamış görünüyor.
Üstelik Türkiye başta olmak üzere tüm dünyaya dağılan Suriyeliler, Şam idaresinin muhalifler belasından(!) kurtulmasını da sağladı.
Kürdistan’ın önünü açtılar
Ülkeyi terk edenlerin büyük bölümü Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Sünni Araplardı. Sayıları milyonları bulan bu kesimin topraklarından ayrılmasıyla, kurulması için tüm dünyanın seferber olduğu büyük Kürdistan projesinin önü tamamen açıldı.
Savaşın başında ülkeyi terk etme düşüncesi bulunmayan bölge halkı, Türkiye’ye gitmeleri için önce özendirildi sonra zorlandı. Uluslararası planlayıcılar bu işi bizzat Türkiye’deki mevcut iktidara verdiler. Vazifesini hakkıyla yerine yetiren Ankara, gelecekte Türkiye’de yaratılabilecek bir kaos ortamının zeminini bizzat kendisi hazırladı.
‘Ensar ve muhacir’ kılıfına sarılan bu göç projesinin Türk halkına başka bir güç kabul ettirilmesi imkansızdı. Nitekim dünyanın dört bir yanına dağılan Suriyeli Arap göçmenlerin en büyük bölümü Türkiye’ye kalıcı olarak yerleşti/rildi. Türkiye halkı buna da alışacak.
Bu tehlikenin farkında olan, yaşanacakları öngörebilen devlet görevlileri Bu kişilerin uyarılarını içeren kamu yazışmaları ve raporları sümen altı edildi.
Suriyeli göçmenler korunsa bile ülke içine kontrolsüzce girişlerine izin verilememesini gerektiğini söyleyen kim varsa, ya terörist ya da din/muhacir düşmanı ilan edilerek itibarsızlaştırıldı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eş başkanı olduğunu bizzat açıkladığı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tıkır tıkır işlemekte. Türkiye’deki yerel seçimler sonrası Kürdistan konusunda yeni adımlar atılacak. Bir yandan yanı başımızda Kürt devleti kurulurken Türkiye’deki Suriyeli göçmenlerin asıl görevlerini yapmaya başladıklarını göreceğiz. Türkler ensar vazifesinin yaptıklarını düşünüp mutlu olacak, Kürtler ilk defa tam bağımsız bir ülkeye sahip olacaklarını düşünüp hayal kuracak. Ama bu işten en çok Büyük İsrail Projesine bir adım daha yaklaşatı. Nasıl ticaret ama?