ÖZGÜR ÖZEL'DEN MERAL AKŞENER'İN SÖZLERİNE DESTEK
FOX TV’de İlker Karagöz’ün programına katılan Özel, “CHP’nin genel başkanı olursanız Erdoğan’ı yenebilecek misiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Şüphesiz. Ona inandığımız, inanmak zorunda olduğumuz için, hep tarif ettiğim başımızın üzerinde görünmez bir yüzde 25’lik cam tavan var. Bu yüzden 25’i çok iyi okumak lazım. Bu kadar güç bir dönemde, yüzde 25 oyla bir partinin arkasında duran seçmen kitlesinin ne kadar o partiye önem atfettiğini gösteriyor. Sorumluluk büyük. Ancak 4 kişiden 1’inin oyunu alıp 3’ünün oyunu almadığımız durumda, bu partinin oturup bir düşünmesi lazım çünkü yeni bir yüzyıla girdik. 20 yıl geçti, ülkeyi yöneten iktidarın Türkiye’ye ne yaptığı ortada. Bir yıl önce yüzde 60 ile Erdoğan kaybediyordu. Böylesi bir dönemde bu seçimi kaybetmememiz gerekiyordu. Yanlışlar yapmamamız gerekiyordu. Artık bizim bahane üretmeye hakkımız yok. Tedbir almamız gerekiyordu. Hatalardan ders almamız gerekiyor.”
“CHP’nin en önemli hatası neydi?” sorusu üzerine Özel, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kendi olmamak. Türkiye’yi bir ittifak siyasetine mecbur kılan bir rejimle karşı karşıyayız. Bu partiyi Türkiye’nin en iyi yönetilen kurumu haline getirip ondan sonra bu yapısal sorunlara çare arayacağız. Hata şuradaydı: ‘Ben nerede durayım, bunu yanıma çekeyim, bunun karşısında olayım’ gibi CHP’yi CHP yapan değerlerle değil de bir ittifak mecburiyetiyle CHP, kendi kimliğini savunur halden başka bir yere savruldu. Ben elimden geldiğince Meclis’te bütün arkadaşlarımızla birlikte önemli bir mücadele verdiğimizi düşünüyoruz. Ben sürekli CHP’nin kendi kimliğini savunması gerektiğini, ittifak yapmanın başkalaşım olmaması gerektiğini hep söyledim. CHP, kendi köklerini bilmeli. Ve CHP kimin için var olduğunu bilmeli. Herkes için bir parti olmaz. Parti toplumun bir kısmını temsil eder. Ya emekten yanasındır ya değilsindir. Bu yüzden CHP’nin kendini var eden sol sosyal demokrat kriterleri görmesi lazım. Özgürlükçüyseniz özgürlükçü olacaksınız. Birilerinin peşine takılma veya ‘ben böyle dersem yanlış mı anlaşılır’ ,böyle bir siyaseti takip etmemek lazım. CHP durduğu yerde duracak, gerekirse Türkiye’nin bütün siyaseti CHP’nin çizdiği hattın etrafında konumlanacak."
Özel, “Danışmanlara neden karşı çıktınız?” sorusuna şu yanıtı verdi.
“Danışman meselesi, temelden itiraz ettiğim bir mesele. Partinin seçilmiş kurullarına, kişilerine saygılı olmak; atanmışlarla değil, seçilmişlerle yol almak lazım. Partinin başının derde girdiği konulara bakın, hiçbirisinde partinin seçilmiş organlarının onayı yoktur. Ben buna kayıt dışı siyaset diyorum. Esas sorunlardan bir tanesi de şu: Ölçme-değerlendirmeye kıymet vermek gerekir. İttifak, müzakereye dayanırsa bu iş en sonunda kurban pazarlığına döner. İttifak görüşmelerini Sayın Genel Başkanımız ve Sayın Oğuz Kaan Salıcı yürüttü. Bir partiye verilen 10 milletvekilinin toplamda verileceğini düşünüyorduk. Biz yüzde 25’in üzerinde oy alacakken hep birlikte yüzde 25 aldık. Çünkü sıralarımızı öyle yerlere yerleştirildiler ki… Örneğin Manisa’da 4 ya da 5 milletvekili çıkaracağız, 4. sırada da bir CHP’li olacakken oraya son gece bir DEVA Partili geldi. Bunun yarattığı kırgınlıkla gelebilecek oylar da gelmedi. Balıkesir’e Bursalı aday gitti. 39 rakamını duyduk, inanamadık. Hatta ben Ankara’da Sadullah Ergin’in ismini gördüm, ‘İnşallah isim-soyisim benzerliğidir’ dedim."
Özel, Akşener’in seçimin kaybedilmesinin gerekçeleriyle ilgili yaptığı açıklamalara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hem Sayın Akşener hem Erdem doğru söylüyor. 50+1 sistemi, koalisyonları bitirecek deniyordu, dedim ki ‘Öyle değil.’ Bu sistem gelirse seçimlerin ertesi günü bir sonraki koalisyon konuşulmaya başlanır demiştim. Hepimiz siyasi arenada müstakil koşucularız. Doğru olan ittifak siyasetini seçim günü bırakmak. Benim iş birliği formülüm şu: Herkes olduğu gibi, kendisi gibi, bütün partiler kendi kimlikleri ve renkleriyle çıkıp yolunu yürümesi lazım. İhtiyaç varsa, bu sistemde tek başına kazanamıyorsan oturursun ve adil, kuralları belli bir ittifak protokolü yaparsın. Meral Hanım’ın söylediği de siyasetin bir gereğidir. Herkes olduğu gibi kendini halka arz etmelidir. Siyasetsiz bir siyaset çıkıyor. Bugün muhalefetin sorunu, ittifak siyasetinden dolayı siyasetsizleşme. Bir başkasını hoş tutmak için yapacağı eleştiriyi yapmama, alacağı pozisyonu almamaktır. Biz kazanırsak CHP’yi olması gerektiği gibi altı ok ilkelerine bağlı, Atatürkçü, kurucu değerlere saygılı ve bunları olgusal gerçekliğiyle sahiplenen, günün şartlarına göre aşındırmadan genişleten bir çizgide bu ülkenin önüne kendi reçetemizi koyacağız.”