Ebru Seleme’ninki sessizlikten kopan bir çığlık; Ve ‘Cemaat’ten geride kalan koca bir YAZIK…
09.06.2024
Ebu Seleme Gülen, Fethullah Gülen’in yeğenlerinden. 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 8 yıl geçmişken, bu süreçte susan “büyük abi”lerine ve amcası Fethullah Gülen’e bayrak açtı. Bazı tanıklıklarını, Gülen’den ve yakın çevresinden görüp duyduklarını kamuoyuna açıkladı. İşte Ebu Seleme’ninki yıllardır süren sessizliğe, bu pişkinliğe karşı kopan bir çığlık. İşlerine gelmediği için iki taraflı bir itibarsızlaştırma girişimi olsa da arada hakikati önemseyen, kulak veren az değil bu çığlığa.
“Cemaat” tarihine “Yeğen Gülen vakası” diye geçebilecek, Fethullah Gülen’in yeğenlerinden Ebu Seleme Gülen’in anlattıkları bir haftadır gündemde. 15 Temmuz öncesi ve sonrasında belli şahitlikleri olan, Fethullah Gülen ile doğrudan temas kurmuş bir isim olan Ebu Seleme Gülen ilk olarak şunları yazdı:
“Hoca efendiyi kumpasa aldı abiler. Bizi devletimizle ve halkımızla karşı karşıya getiren, tüm abi, molla ve medyacıları teslim edelim. Ben o… çocuğu Barbaros yüzünden neden sıkıntı çekiyorum 8 yıldır? Şu an kürdanla dişini karıştırıyordur. 8 yıl önce verecektik 20-30 o…. evladını devlete. Salak gibi kahramanlık yaptınız. Aman susalım zarar gelmesin davaya. Zarar gelmesin mi? Daha ne yapacaklar! Darbe yaptılar lan! Delikanlı olun. Çıkın açıklayın her şeyi. …. Barbaros, Cevdet, Doktor Ali, Ali Sami, Adil. Şuraya yazalım da ölürsek filan bilin. Ben şahidim, başka şahitlerim de var. Gözümün önünde planladınız. Hocama sunup mecbur ettiniz. Kim bilir ne yalanlar dediniz ki bana Saffet Bey’in de yanında dedi ki, ‘Napayım evladım beni de kandırdılar.’”
Sonra yazdıklarının bir kısmını sildiği görüldü.
Ardından gazeteci Ahmet Dönmez’e röportaj verdi. Fethullah Gülen’in 15 Temmuz’dan önce Pensilvanya’da kulağına ne söylediğini aktardı: “Arkadaşlar bir şey düşünmüş. Yakında Türkiye’deki bütün kurumlar el değiştirecek.” Aynı gün Gülen’in yakınındaki iki ismin Pensilvanya’dan görüntülü telefonla bir “paşa”yla konuştuğunu iddia etti: “Paşam hürmetler. Sizleri çok seviyoruz. İnşallah yakında bu zalimlerden kurtulacağız. Türkiye bayram edecek.”
Ve yine en çarpıcı açıklamalarından biri de 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti yanlısı gösterilen hesapların paylaştığı, Meral Akşener’e hakaret içerikli “Meral’i Gıdıkla” oyununu Gülen cemaatinin talimatıyla kendisinin yaptığını itiraf etti: “Amaç AK Parti’yi pislik gösterip, muhalefeti motive etmekti.” Yeğen Gülen, Adil Öksüz’ün 20 milyon dolar bütçeli, 17 Temmuz 2016’da teslim edilecek Erdoğan’ı aşağılayan bir Playstation oyunu sipariş ettiğini de anlattı.
Bu kadarı konuyu anlamaya kafi sanırım. Fazlasını merak eden internet ortamında arama yaparak tüm açıklamalara, iddialara, tartışmalara ulaşabilir.
YEĞEN GÜLEN: KRAL ÇIPLAK
Bu ifşalar korkunç aslında. Tevili olmayacak şeyler. Ebu Seleme Gülen, darbeyi/ darbeye dair gerçekleri birebir anlatmasa da kısmi beyanlar bile çok şeyleri anlamaya yetiyor. Bildiği/gördüğü/duyduğu kadarıyla aktardıkları, bu ‘samimi’ üslubuyla, gerçekten acı çektiğini, dertlendiğini hissettirmesi karşılık buluyor. Hem aile olarak hem de fiziken yılladır ‘Gülen’e yakın olup orada dönenlerden göz ya da kulak temasıyla haberdar olması, onun bu çıkışını önemli kılıyor.
Öyle ki, bu açıklamalar, bildiği, dahil olduğu bir olayı, bu kadar mağduriyete, yaşanan drama karşı suskunlukla geçiştirmeye çalışanların da maskesini düşürüyor. Güç ve menfaat odaklı bir yaklaşımı, “dava” adı altında kendini kurtarma, düzenini koruma çabasını gözler önüne seriyor. “Güç yozlaştırır mutlak güç mutlak yozlaştırır” diye bir laf vardır. Bu sadece siyasi iktidarlar için değil, tüm güç sahipleri için geçerli bir tanım aslında. Geçmişte “cemaat” adı altında büyük bir güce ulaşıp, o gücün, makamların tadını alan karar alıcılar, bugün sorumluluk almaktan kaçıyor.
Ebu Seleme Gülen de, yıllardır ‘cemaat’ içinde saygı gösterilen, kutsallık atfedilen, güç merkezi karar merkezi olan ‘abi’lerin cemaat içi dokunulmazlığını ortadan kaldırıyor. Bu nedenledir ki yıllardır isimleri geçen ama hiç göz önüne çıkmayan Gülen’in en yakınındaki isimler çıkıp açıklamalar yapmaya başladı.
Bu gelişmelerin tam da Gülen’in sağlık sorunlarının ciddileştiği ve “kamp” olarak bilinen Pensilvanya’daki çiftlikten kaçırılır gibi götürüldüğü zamana denk gelmesi de tesadüf değil muhtemelen. Artık sağlığı kötü olan Gülen’de bilinçli bir durum olmadığından, onun çevresindekilerin bir mücadeleye girmiş olduğu anlaşılıyor. Gülen, kendi kararlarının milyonların hayatını etkilediği bir durumda çıkıp konuşmamışken, yanında kendi görevlendirdiği kurmayları da konuşmamışken bir “yeğen” çıktı, “Kral çıplak” dedi.
Ve o konuştukça susan kimselerin hakikatsizliği daha da ayan beyan ortaya çıkıyor.
VİCDAN DİYOR Kİ…
Vicdan diyor ki, 8 yıl geçmiş, yüzbinleri aşan tutuklama milyonu aşan işlem görmüş, işinden atılmış insan var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) kararları var. Muhalefetin bile sesini duyurmaya yanaşmadığı mağdur bir kesimin olduğu apaçık ortada. Bir normalleşme gerektiği ortada. Bir ülkenin yüzde bilmem kaç nüfusu “terörist” olabilir mi? Vakit ne kadar geçmiş olursa olsun yanlıştan dönmek, suçluyu suçsuzdan ayırmak gerek. Ne kadar geç kalmış olursa olsun, vicdan yerini bulmalı.
Son söz de hakikate gözünü kulağını kapatıp bugüne kadar samimiyet içinde sorgulayan, soran, eleştirenlere saldıranlara… Ahmet Altan’a atfedilen bir yazı vardır, “Ey kavmim, sen ki peygamberi bile dinlemedin…” der.
Ey hakikate sırtını dönenler siz ki yıllarca Gülen’in dizinin dibinde olan, Ebu Seleme kadar sert ve açık da konuşmayan Osman Şimşek’in bile dövülüp kamptan uzaklaştırılmasına, harcanmasına göz yumdunuz, Ebu Seleme’yi mi itibarsızlaştırmayacaksınız... Ama olan şu ki başkalarının günahı sizin günahınızı aklamaz. “Allah rızası, eğitim, Türkçe” deyip günün birinde bir “darbe gecesi” Akıncılardan çıkarsanız bunu susarak geçiştiremezsiniz. Hele bunun sonunda milyona varan insanın hayatı etkilenmişse. Ve sizin kararlarınızın bedelini normal, sıradan insanlar öderken… Uzaktan hiçbir şey olmamış gibi bakmanız… Aslında kendi yaptığınızı kendiniz yıktınız.. Yazık. Sizden, cemaatinizden bu ülkede kalan sadece koca bir “yazık”.
(Kürsü Yorum)