Ayşe Ateş: Bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum, ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum
04.07.2024
Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş suikastı davasının dördüncü oturumu bugün yapılıyor. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşma öncesi Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, açıklama yaptı. Ayşe Ateş "Saçma sapan zırvalarla bizi üç gündür oyalıyorlar. Bugün canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum, ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum" dedi. Ayşe Ateş, ölümü göze almadığını ancak öldürüleceğine ikna olduğunu söyledi. Ateş, mahkemede konuşturulmaması halinde ifadesini medya aracılığıyla millet önünde vereceğini ifade etti.
Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen 22 sanıklı Sinan Ateş suikastı davasında ilk duruşmanın dördüncü oturumu bugün. Sanık savunmalarının bitmek üzere olduğu mahkemede Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş de müşteki olarak ifade verecek. Ayşe Ateş'in duruşma öncesi yaptığı açıklamada, suikastın nasıl gerçekleştiğini bir kez daha anlattı. Sinan Ateş'in öldürülmeden önce tehdit edildiğini bildiren Ateş şöyle konuştu savunmalarda çelişkileri gündeme getirdi. Ateş, eşini tetikçi Eray Özyağci’nin öldürmediği iddiasına karşılık şu anlatımda bulundu:
Vicdanı bir kenara bırakıyorum. Göz ve akıl sahibi herkesin izlediğinde Sinan’ı kimin nasıl öldürdüğünü gördüğü kamera kaydı mevcutken biz bu zırvaları dinleyip durduk.
Peki, kamera kaydında ne var? İzlemeyenler için anlatmak hasıl oldu.
Kiralık katil, arabanın arkasından çıkıyor. Silahını Sinan’ın vücuduna doğrultup ateş ediyor. Sinan ne ayağından vurulan bir insanın refleksini veriyor ne de başka bir hamlede bulunabiliyor. Sadece bilinçsizce yere düşüyor. O düşerken kiralık katil Selman’ı da vuruyor.
Selman can havliyle kaçıyor. Kaçarken elinde ne silah var ne de başka bir şey. Kiralık katil devam ediyor. Öne doğru bir adım atıp düşmekte olan Sinan’a tekrar ateş ediyor. İlk ifadelerinde de beyan ettiği gibi: Sinan’ı etkisiz hâle getirip kaçırıyor. Selman geri döndüğünde Sinan’ın cansız bedeniyle karşılaşıp dizlerinin üstüne yıkılıyor.
Hiçbir İsmi pas geçmeden konuşacağım
Bugünkü duruşmada vereceğim ifadede sanıkların yaptığı gibi katillerden karton kahraman çıkarma hikâyelerini değil, Sinan hayattayken yaşadıklarımızı, Sinan’ın bana anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hem de hiçbir ismi pas geçmeden. Tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede yaptığım gibi.
O günden sonra yakın arkadaşlarım bana “Ayşe, bu isimleri söyleme. Seni de yaşatmazlar. Sen, Sinan’ın sana söylediği alt kademedeki isimleri ver. Diğerlerini devlet ortaya çıkarır” dediler.
‘Yer altı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsam da konuşmasam da beni öldüreceğine ikna oldum’
Ölmekten, öldürülmekten, çocuklarımı bir de annesiz bırakmaktan korktum. Bugün ölümü göze almadım. Burada, sosyal medyada ve Tv ekranlarında ortaya konulan tabloyu gördükten sonra yargıda, emniyette, medyada, sosyal medyada, yer altı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsam da konuşmasam da beni öldüreceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum.
Müdafiler duruşmada bu siyasi cinayetin Pensilvanya’da kurgulandığını, senaryosunu da Mustafa Özcan isimli şahsın yazdığını iddia ettiler. İddiaya göre ben de onlara hizmet ediyormuşum. Bu; MHP ve Ülkü Ocaklarına karşı yapılan bir kumpas girişimiymiş.
Böyle arsızlık, böyle kurnazlık tarih boyunca görülmemiştir.
Sinan Ateş’e ölmeden önce Ülkü Ocakları ve MHP yöneticileri tarafından sosyal medya üzerinden yöneltilen tehditler, edilen hakaretler, atılan iftiralar orada dururken…
Arkadaşları aynı odaklar tarafından saldırılara maruz kalmışken deliller de aynı merkezi işaret ederken kocamın katilini nerede arasaydım?
‘Gözünüzü bu davadan ayırmayın’
Sinan’ı CHP’liler mi tehdit etti, arkadaşlarına DEVA Partililer mi saldırdı, dostlarına İYİ Partililer mi elçi gönderdi, ofisinin önüne Zafer Partililer mi bir araba adam yolladı?
Şimdi müdafiler diyorlar ki senaryoyu Mustafa Özcan yazıyor. Yok Pensilvanya, yok bilmem ne! Bu ne cüret, bu ne aymazlık, bu ne kurnazlık?
Hiç heveslenmesinler, hiç sevinmesinler. Cambaza bakmayacağımızı, katillerden gözümüzü ayırmayacağımızı da bilsinler. Buradan bütün siyasetçilere, sanatçılara, iş insanlarına, esnaflara, emeklilere, ev hanımlarına; bu aziz milletin her bir ferdine seslenmek istiyorum:
Gözünüzü bu davadan ayırmayın.
'Duruşmayla ilgisi yok denirse burada anlatacağım’
Çünkü Türkiye’nin göbeğinde güpegündüz işlenen bu siyasi cinayetin üzeri örtülür, bu dosya karartılırsa namlunun size, bir yakınınıza, çocuğunuza dönmemesi için ortada bir sebep kalmaz. Unutulmamalıdır ki; hesap sorulmayan her cürüm yeni zulümlere davetiye çıkarır. Cezasız kalan her suç, failini azgınlaştırır. Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum:
Eğer bugün Sayın Başkan, ifademi böler, bunların duruşmayla ilgisi yok derse ifademi siz değerli basın mensupları önünde aziz milletimize seslenerek vereceğim."