Arınç’tan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a sert sözler: O milli yargı lafını getiren, kendini bilmez kişi…
03.07.2024
Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a sert sözlerle yüklendi. Uçum’u özellikle Can Atalay dosyasındaki tutumu nedeniyle eleştiren Arınç, Uçum hakkında şöyle konuştu: “Maalesef hukuk politikalarına yön veren Uçum soyadlı bir zat, milli yargı, milli olmayan yargı ayrımını yaparak literatüre çok saçma sapan bir şey soktu. Yargıtay burada milli yargı, güya Anayasa Mahkemesi başka bir yargı. Anayasa varsa uygulanır. Uygulanırken sıkıntı doğuyorsa, gücünüz varsa değiştirilebilir.” Sinan Ateş davasının Hrant Dink sürecine benzememesi gerektiğini ifade eden Arınç, geçtiğimiz günlerde vefat eden AKP kurucularından yaşar Yakış’a itibarının iade edilmesi gerektiğini kaydetti.
Gazete Duvar’dan Can Bursalı’nın sorularını cevaplayan Arınç, adaletten ekonomiye farklı konularda çarpıcı açıklamalar yaptı. Arınç’ın söz konusu röportajdan öne çıkan açıklamaları şöyle:
‘Milli yargı lafını getiren kendini bilmez kişi’
Arınç, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Can Atalay dosyasına dair tutumuyla ilgili şöyle konuştu: O milli yargı lafını getiren, kendini bilmez kişiye şunu söylemek istiyorum ki, 30 sene avukatlık yapmış, barodan da 50 yıl plaketini almış bir arkadaşları olarak, Türkiye'de her mahkeme, AİHM hariç milli yargıyı temsil eder. Çünkü gerekçeli kararının başında, 'Türk milleti adına' der. Yanlışlıklar çok. Türkiye'de insanları şahsi hürriyetlerinden mahrum etmek, özellikle de Can Atalay özelinde çok yanlıştır. Bunun süratle düzeltilmesi lazım.
Bizde milli yargı diye bir şey ortaya çıkartmak, Bekri Mustafa’nın Ayasofya’ya imam olmasıyla aynı şey. Ben Başbakan Yardımcısı’yken cemaat vakıflarından da sorumluydum. Azınlıkların bazı gayrimenkullerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda iade ettik. Kararlar geldiğinde Başbakan’a sordum. ‘Hakları mı?’ diye sordu. Ben hakları olduğunu söylediğimde ‘Verelim gitsin’ dedi. Şimdi böyle bir insanın Cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde onun adına konuşma yetkisi olanlar başka şeyler söyleyebiliyor. Ama inşallah düzelecek.
‘Sinan Ateş’in yargı süreci Hrant Dink’e benzemesin’
Ülkü Ocakları Eski Başkanı Sinan Ateş cinayetine de değinen Arınç, “Çok acı bir olaydır. Hepimiz üzüldük. Liderine büyük bir sadakat göstermiş, okuyan, düşünen, çevresinde çok sevilen bir insanın adice bir komploya kurban gitmesi, planlı bir cinayetin hedefi olması hepimizi şahsen çok üzdü. Bir ceza avukatı olarak söyleyeyim, asli faillerin yanında azmettirenler, aracılık yapanlar hakkında verilecek karar ile ailesi belki de adaletten ümitli hale gelecek. Eşi ve iki çocuğu, MHP haricinde bütün partileri ziyaret ettiler, dertlerini anlattılar, acılarına ortak olmayı teklif ettiler. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere de küçük kızına verdiği sözle, elden gelen yapacaktır. Umarım ki yargı süreci daha önceki bazı yargı süreçlerine benzemez. Mesela Hrant Dink olayı benim TBMM Başkanlığım döneminde yaşanmıştır. Ama Hrant Dink'le ilgili yargı süreci daha yüzde 100 tamamlanmış da sayılamaz. Faili, elinde tespih sallayarak geziyor. Bunlar kamu vicdanını yaralar. Ben istiyorum ki, kimin suçlandığına da bakmadan, kimin bu işte dahli olduğunu da bilmeden ortada çıplak gözle cuma namazından sonra işlenmiş bir cinayet var. Ben şahsen bir dindar, Müslüman olmaya gayret eden bir insanımdır. Onun için çok dualar okudum.” şeklinde konuştu.
‘Bir zamanlar o gazetede yazmak prestij işiydi, Yaşar Yakış’a itibarı iade edilmeli’
AKP’nin kurucularından ve ilk Dışişleri bakanı olan Yaşar Yakış’ın vefatıyla ilgili konuşan Arınç: “2016 yılında AK Parti'den ihraç edilmiş. Duyunca doğrusu inanamadım, ben de takip etmemişim demek ki. Böyle bir insan, bir gazetede yazıları sebebiyle, ki o gazetede bir zamanlar yazı yazmak da gazetenin okuyucusu olmak da prestij işiydi. Ondan dolayı ihraç edilmiş. AK Parti'ye hayat vermiş bir insanın düşünceleri itibariyle ihraç edilmiş olması beni fevkalade yaraladı. Bu vesileyle söyleyeyim, inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konu içerisinde Sayın Genel Başkanımız, bu kararını kaldırarak iade-i itibarda bulunmasını ben şahsen arzu ediyorum ve bunu kendisine de ileteceğim.” dedi.
’70 liraya doldurduğum poşeti 170 liraya dolduramıyorum’
Bülent Arınç ekonomiyle ilgili de şu yaptı: Eşimle beraber markete gidiyorum. Diyelim ki bir sene evvel 70 liraya aldığın, doldurduğum poşeti şimdi 170 liraya dolduramıyorum. Et fiyatı almış başını gitmiş. En son hanımla markete gittiğimde 609 lira tuttu aldıklarım. İçinde et, peynir yok. Maliyet enflasyonu var Türkiye'de. Maliyetler düşmedikçe enflasyon daha da artacak.
Arınç son olarak AKP’nin adaleti tecelli ettirmesi, Cumhurbaşkanlığı makamı ile Genel Başkanlık makamı birbirinden ayrılması gerektiğini söyledi.